Le Petit Marseillais Kremli Yoğun Besleyici Duş Jeli: 

Le Petit Marseillais Besleyici Duş Jeli:

Selam!

Flormar'ın gittiğim bir markette görüp öylesine sepete attığım, sonradan rengine ve yapısına bayıldığım bir ruju blogda bugünkü konuğumuz olacak. Bahsettiğim ürün Flormar Just Lipstick Pink Beige ruj.

Flormar Just Lipstick serisinden Pink Beige rengini şeftali alt tonlu kahvelik barındıran bir ruj olarak tanımlayabilirim. Dudakta rengi çok doğal ve sıcak duruyor. Mat bir bitişi var ve yapısı biraz kuru gibi geldi ancak altına lip balm uyguladığımda çok kolay sürülüyor, dudağımı kurutmuyor ve kuru kuru bir görünüm vermiyor. Mat bitişli olduğundan kalıcılığı ortanın üzerinde diyebilirim. Yemekten sonra kolayca çıkmıyor, gün içerisinde bir kere tazelemek yeterli.


Klasik Flormar ambalajlarına benzeyen, siyah ve kapağı sıkı bir ambalajı var. Bu sayede çantada kolaylıkla taşınabiliyor. Ben bu ruju evimin yakınındaki bir Şok markette görüp 9,90 TL fiyatı olunca sepete atmıştım. Seride başka renkleri de mevcuttu, halen satılıyorsa denk geldiğinizde mutlaka bakın derim. Flormar'ın kendi sitesinde bu seriyi göremedim ancak Trendyol'da da satıldığını gördüm.

Sevgiler ♥

Herkese iyi bayramlar!!

Gratis'lerde satılan Absolute New York markasından daha önce bir tekli far almıştım ve hala çok severek kullanıyorum. Onun yazısını buradan okuyabilirsiniz. Desert Bloom'u alırken aslında diğer bütün tekli farlarının da renklerini çok beğenmiştim, özellikle Posse'yi alınacaklar listeme yazmıştım ve geçen ay indirim döneminde bir tane kaptım. Hazır Gratis bayram indirimi devam ediyorken Absolute New York Tekli Far Posse yorumlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.


Ambalajını sade ve güzel buluyorum. Bu tarz farların içinden çıkan aplikatörleri genelde kullanmam ama Absolute New York tekli farları genelde günlük makyajımda ve tek başına uyguladığım için bu aplikatörler pratik bir uygulama sağlıyor, bu nedenle kullanıyorum. Siz de benim gibi uygulayacaksanız atmadan önce bir şans verebilirsiniz.

Absolute New York tekli farları indirim döneminde Gratis'ten 9.90 TL'ye aldım. Renk tonları harika ve yapıları yumuşacık bir seri olduğu için indirimlerde diğer renklerine de bakılabilir.

Sevgiler ♥

Bazı markalara nedensiz yere sempatimiz olur ya, Caudalie de benim için o markalardan biri. Bir süre önce günlük cilt bakım rutinime tonik dahil etmek isteyince araştırmalara başladım ve hem içeriğini beğenip hem de uygun bir fiyata görünce Caudalie Moisturizing Toner'i hemen sipariş ettim. Şu an şişenin yarısındayım, yorumlarımı artık sizlerle paylaşmak istiyorum.

Caudalie Moisturizing Toner, cilde nem dengesini yeniden kazandırmayı ve cildi besleyip onarmayı vaat ediyor. Tercih etme sebeplerimden biri de alkolsüz tonik olması ve paraben, mineral yağ, SLS ve hayvansal kökenli maddeler içermemesiydi. İçerik listesinde parfüm ortalarda bulunuyor ama kokusu beni rahatsız etmedi. İçeriğini aşağıda görebilirsiniz.


Toniğin 100 ml ve 200 ml'lik seçenekleri var. Bendeki 200 ml'lik boyunun pompalı ve kilitlenebilir oluşunu çok sevdim. Mat plastikten güzel bir şişesi var. Disk şeklindeki pamuklara 2 pompa ürün tüm yüzüm için yeterli oluyor.

Günlük cilt bakımımda (akşam) yüzümü temizleyiciyle yıkadıktan sonra Caudalie Moisturizing Toner'i hem makyaj kalıntıları kaldıysa onları temizlemesi, hem de asıl görevi olan cilt ph'ımı dengeleyip, cildime hafif nem vermesi ve nemlendiriciye hazırlaması amacıyla uyguluyorum. Kullandığım süre boyunca hassas cildimde herhangi bir yanma ve tahrişe sebep olmadı, sivilce yapmadı. Uyguladıktan sonra cildime çok fazla nem verdi diyemem ama yıkamadan sonraki gerginliği aldı, bıraktığı ferahlığı ve güzel hissi sevdim. Caudalie nemlendirici toniği cilt bakım rutinime dahil ettiğim için mutluyum.

Caudalie Fransız bir dermokozmetik markası olduğundan ürünleri eczanelerde ve internette satılıyor. 200 ml'lik Caudalie Moisturizing Toner'i internette daha uygun fiyatlara bulabilirsiniz. Sizin favori Caudalie ürününüz nedir?

Sevgiler ♥

Merhaba!

Yalova'ya taşınalı 8 ay oldu ve deniz kenarında küçücük bir şehir olmasına rağmen gidilecek güzel yerlerin sayısı hiç de az değil. "Yalova'da Gezilecek Yerler" adı altında tek bir yazı hazırlamak istiyordum ama hem bir türlü bitiremedim, hem de geçtiğimiz hafta sonu gittiğimiz, bugünkü yazıda bahsedeceğim yerden sonra sevdiğim yerleri ayrı ayrı yazmaya karar verdim. Bugün bahsedeceğim yer, bu zamana kadar keşfedemediğimiz için üzüldüğüm, giderseniz bitkiye, yeşile doyacağınız Hasan Karaca Arboretumu ya da başka bir adıyla Karaca Ağaç Müzesi 🌳

Karaca Arboretumu Türkiye'deki ilk özel arboretum ve içerisinde 7000 çeşit bitki türü bulunuyor. Bunların haricinde 5000 çeşit bitki daha varmış ama bunlar uyum sağlayamamış. Burası nesli tükenmekte olan pek çok bitki türü için gen merkezi konumunda. 2004 yılında Uluslararası Dendroloji Cemiyeti tarafından bir ödüle layık görülmüş ve o o yıla kadar dünyada bu ödülü alan 15. arboretum olmuş.


Gezi yaklaşık 45 dk sürüyor ve gruba bir rehber eşlik ediyor. Kendi başına gezmenin özgürlüğü olmuyor ama bitkilere zarar gelmemesi adına gerekli bir uygulama olmuş. Ayrıca rehber güzel bilgiler veriyor ve arada fotoğraf çekilmek isteyenler için küçük molaları da atlamıyor. Ben de gezi sırasında hızlıca çektiğim birkaç fotoğrafı mini bilgilerle paylaşmak istiyorum!


Sol ve sağdaki ağaçlar Ters Aşılı Japon Sofora Ağacı. Ağaçta genellikle hayvan figürleri ortaya çıktığı için (sağdaki fotoğrafta geyik başı görülüyor) Japonya'da kutsal kabul ediliyormuş. Ortadaki ağaç ise kabuklarının görünümü ve hissi fil derisine benzeyen Mamut Ağacı ve bu ağaçtan Türkiye'de yalnızca 10 adet varmış, biri de bu gördüğümüz ağaçmış.


Sağdaki Mavi-Yeşil Ladin, soldaki ağacın adını unuttum ancak ilginç bir özelliği hava ne kadar temizse yaprakları o kadar aşağı sarkıyormuş.




Soldaki Çin Kavağı, sağdaki ise yaprağı Kanada bayrağının sembolü olan Akçaağaç. Çinliler kız çocukları olduğunda bu kavak ağacını ekerlermiş ve kızları büyüyünce düğün masraflarını bu ağaçtan karşılarlarmış.


Soldaki mini gölette bir sürü nilüfer, kurbağa ve kaplumbağa bulunuyordu 🐸 Bu nilüferlerden bazılarının kökleri göletin dibine kadar uzanıyormuş. Sağdaki Aloe Vera'ya benzeyen bitki ise Yüzyıl Çiçeği. Bu çiçek 100 yılda bir çiçek açarmış, tüm yaşamı boyunca enerjisini bu çiçek için harcarmış ve çiçek açtıktan sonra ölürmüş.




Karaca Arboretumu en sevdiğim yollardan olan Termal Yolu üzerinde bulunuyor. İstanbul'da yaşayanlara, Pendik ya da Yenikapı'dan İDO ile keyifli bir deniz yolculuğu yaparak Yalova'ya gelmelerini öneririm. Buraya ulaşmak için merkezden Samanlı Köyü ya da Termal minibüslerine binebilirsiniz. Yalova zaten küçük bir şehir olduğundan kısa sürede varacaksınız :) İndiğinizde Karaca Arboretumu'nu sağlı sollu görebilirsiniz, öncelikle yolun sağındaki yerden kayıt yaptırmanız gerekiyor. Giriş ücreti 10 TL ve her gün 10.00-17.00 arasında açık.

Sevgiler ♥

Merhaba!

Bugün çoğunuzun bilmediğini düşündüğüm, her derde deva bir kremden ve öyküsünden bahsedeceğim. Ben Mer&Dic kremi 1 sene önce eşimin İzmir'de yaşayan ablasından duydum ve bu tarz doğal ürünlerin meraklısı olarak hemen kendileriyle iletişime geçip sipariş verdim. Kremin yapısından, benim kullandığım alanlardan ve etkilerinden bahsetmeden önce hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mer&Dic krem 1993 yılında şu an rahmetli olan Avukat Rahim Yıldız tarafından, kendi bel fıtığını iyileştirmek amacıyla üretilmiş. Asıl üretilme amacı bel fıtığı, boyun fıtığı gibi ağrıları geçirmek olan kremle Rahim Yıldız iyileştikten sonra kremi ücretsiz olarak başkalarına dağıtmış. Daha sonra kullanan kişilerden kremin her türlü ağrıya, yaraya, yanığa iyi geldiği şeklinde olumlu dönüşler alınınca seri bir şekilde perakende satışlarına başlanıp bugüne gelinmiş.

Bugün Mer&Dic krem İzmir'deki mağazasından ve Rahim Yıldız'ın kızları ile iletişime geçerek kargo yoluyla temin edilebiliyor. Rahim Yıldız kreme kızlarının adlarını vermiş, Mer&Dic Meriç ve Dicle'den geliyor :) Ben Dicle Hanım'la iletişime geçmiştim, kendisi çok tatlı, telefonda size kremle ilgili bütün bilgileri, nasıl ve ne şekilde kullanmanız gerektiğini anlatıyor. Yazının sonunda iletişim adreslerini vereceğim, şimdi biraz kremlerden bahsedelim!

Mer&Dic kremin Pan Krem ve Panacea Krem, bir de çocuk kremi olmak üzere üç çeşidi bulunuyor (çocuk kremi bildiğim kadarıyla Panacea Krem'in minik versiyonu). Ben yüzümde kullanmak amacıyla Pan Krem ve annem için daha çok vücutta kullanabileceği Panacea Krem'i sipariş ettim.


Pan Krem bence hoş bir kokusu olan (gül suyuna benziyor kokusu) vazelin kıvamında bir krem. Küçük kavanozda geliyor ve içinde koruyucu bir kapak bulunuyor. Ben bu kremi özellikle cildimin aşırı kuruduğu, kızarık ve pul pul olduğu günlerde iki günde bir, onun dışında haftada bir maskeden sonra yoğun nem vermesi amacıyla kullandım. Hala kavanozun yarısının durduğunu da belirtmek isterim. Ufacık bir miktar tüm yüze kolayca yayılıyor. Sürdükten sonra ciltte yoğun (vazelin sürmüşsünüz gibi) ve parlak durduğundan cildin kremi emmesi uzun sürebiliyor, hatta tam emmiyor. Bu nedenle az miktarda alıp gece uygulamakta fayda var. Hoş ben kışın cildimin çok kuru olduğu zamanlarda fondöten altına da uyguladım, gayet güzel sonuç verdi. Çok kuru cildi olanlar bu şekilde makyaj altına da uygulayıp daha nemli bir bitiş elde edebilir.

Kremin sivilcelerim üzerinde bir etkisini görmedim. Olan sivilceleri söndürmedi, yeni sivilce de çıkarmadı. Ama cildimdeki kuruluğa, kuruluktan kaynaklı kızarıklığa en iyi bu kremin fayda ettiğini söyleyebilirim kesinlikle. Özellikle kış aylarında çok sıkıntı çektiğim için Mer&Dic Pan Krem'i her zaman el altında bulundurmaya devam edeceğim.

Panacea Krem ise ilk fotoğrafta görüldüğü gibi daha büyük bir kavanozda geliyor, yapısı aynı Pan Krem gibi ama ondan biraz daha yumuşak kıvamlı. Biz Panacea kremin en büyük faydasını annemin göz kapağında ve eşimin saç diplerinde çıkan egzama için gördük. Özellikle eşim her akşam yatmadan önce uyguladığında kafasındaki kaşınmayı oldukça azalttı ve yaraları yumuşattığı için kendisini baya rahatlattı. Kremin her alanda kullanılabildiği yazsa da açıkçası çoğu zaman aklımıza gelmediği için diğer bölgelerde kullanmadık ama artık her sorunda kullanmaya çalışacağım ve başka iyi geldiği şeyleri gözlemlersem yazıyı mutlaka güncelleyeceğim.

Ben bu tarz doğal ürünlere meraklı olduğum ve kremin hikayesi de çok hoşuma gittiği için sizlerle paylaşmak istedim. Umarım yazı hoşunuza gitmiştir ve eğer kullanmaya karar verirseniz umarım faydasını görürsünüz. Sipariş vermek ya da sadece kremler hakkında bilgi almak isterseniz Instagram hesabından @mer_dic ve buraya tıklayarak internet sitelerindeki telefon numaralarından Dicle Hanım'la iletişime geçebilirsiniz. İzmir'de olanlar varsa dükkanlarına uğramalarını da öneririm, ben gittiğimde mutlaka uğrayacağım :)

NOT: Panacea Krem'in kavanozu annemde olduğundan fotoğrafını çekemedim. Yazıyı da fazla geciktirmek istemediğim için yalnızca ilk fotoğraf Mer&Dic instagram hesabından alınmıştır.

Sevgiler ♥